Vergi Tekniği Raporunun
Vergi Mahremiyeti Gerekçe Gösterilerek
Mükellefe Tebliğ Edilmemesi,
İhbarnameyi Hükümsüz Kılan Esasa Müessir Şekil Eksikliği Olduğu,
İdari Yargıda İçtihat Halini Alan Kararlarla Hükme Bağlandı
Esadullah Aslan - SMMM - Konya
Uzun yıllardan beri ve halen vergi idaresi,bizzat mükellef hakkında düzenlenmiş olanlar dahil hicbir vergi tekniği raporunu mükellefe tebliğ etmemekte olup,bunun sebebi olarakta VUK nun 5. maddesindeki vergi mahremiyetini gerekçe gösterilmektedir.
Oysaki bu vergi tekniği raporu DAYANAK gösterilmek suretiyle mükellef adına,SAHTEFATURA DÜZENLEMEK,KULLANMAK VE POS TEFECİLİĞİN DEN BAHİSLE cezalı tarhiyatlar yapılmakta adli makamlara suç duyurusunda bulunulmaktadır.
Özellikle son zamanlarda SAHTE fatura düzenlemek ve kullanmak,POS TEFECİLİĞİ gerekçeli incelemelerin çoğalmısı hasabıyla idari yargıya olayların dava yoğun bir biçimde intikal ettirilmesi sonucunda.
En sonunda idari yargı bizzat mükellef hakkında düzenlenmiş olan ve davaya konu takdir ve tarh işlemlerinin DAYANAĞI olarak gösterilmiş ve alınmış olan vergi tekniği raporunun.Öncelikle VUK nun 5. maddesindeki vergi mahremiyeti kapsamında OLMADIĞINA ,devamında da bizzat mükellef hakkında düzenlenmiş bulunan vergi tekniği raporunun İHBARNAME ile birlikte mükellefe TEBLİĞ edilmemiş olmasının ihbarnameyi HÜKÜMSÜZ KILAN ESASA MÜESSİR BİR ŞEKİL EKSİKLİĞİ OLDUĞUNA hüküm vermek suretiyle Dosyanın ESASA geçmeden USUL yönünden İPTAL edilmesi gerektiğine karar vermek suretiyle,
Şimdilik bizzat hakkında inceleme yapılıp takdir ve tarh işlemi yapılan mükellef hakkında düzenlenmiş olan vergi tekniği raporunun İPBARNAME ile birlikte mükellefe tebliğ edilmesinin GEREKLİ olduğu hükme bağlandı,
İleride bizzat mükellef hakkında DÜZENLENMEMİŞ OLSA BİLE mükellefin mal ve hizmet almış olduğu SATICI hakkında düzenlenmiş olan vergi tekniği raporununda,hakkında takdir ve tarh işlemi yapılan mükellefe tebliğ edilmesi gerektiğine ilişkin İÇTİHATLAR oluşacağı inancımdayım.
Çünkü,
Bu tür uygulamalar,artık idarenin birtakım koruma tedbirlerinin dışına taşıp özellikle hakkında inceleme yapılan rapor düzenlenip takdir ve tarh işlemi yapılan mükellefin,Anayasal hakkı olan savunma,itiraz ve mülahaza hakkının kısıtlanması ve engellenmesi sonuçlarını doğurmaya başlamış olmakla,
Sorun artık vergi tekniği raporunda ismi geçen üçüncü kişilerin birtakım haklarının ihlal edilmesi gibi soyut bir yaklaşımın ötesinde ciddi boyutlara ulaşmış olması hasabiyle hak kayıplarının yaşanmaya başlamış olmasından dolayı idari yargı olayı ve uygulamayı ciddiye alıp,hukuka uygunluk denetimine tabi tutmuş ve şimdilik bizzat mükellef adına düzenlenmiş olan,umut ediyorum ileride SATICI hakkında düzenlenen ve ALICININ KDV indirimlerinin reddine dayanak alınmış olan ve yapılan inceleme,takdir ve tarh işlemlerinin dayanağını oluşturan vergi tekniği raporunun ihbarname ile birlikte adına inceleme yapılan mükellefe tebliğ edilmesinin şart ve zorunlu olduğunu, bunun aksi uygulamaların ihbarnameyi hükümsüz kılan bir husus olduğuna karar vermiş bulunmaktadır,
Bu çok ama çok önemli bir gelişmedir,vergi idaresininde bu gelişmeyi dikkate alarak,uygulamalarda mevcut eksikliklerin giderilmesi yönünde adımlar atacağı inancındayım.
Umarım geç kalınmış olmasın.
Çünkü.
Uzunca yıllardır seyyar oto alım satımı,gayri menkul alım satımı,pos tefeciliğin de mükellefiyetleri tesis edilip resen geriye doğru mükellefiyet tesislerinde.
VUK nun mükerrer 355. maddesi gereği elektronik ortamda beyanname verilmediğinden bahisle özel usulsüzlük cezaları kesilip bunların tamamının yerel mahkemeler tara fından kişinin mükellef olmadığı dönemde beyanname vermesinin mümkün olmadığından iptal edilmesi karşısında vergi irdese 10.4.2015 tarihinde 449 seri nolu VUK genel tebliğini yayımlayarak artık geriye doğru resen mükellefiyet tesislerinde özel usulsüzlük cezası kesilmemesini emir ve tamim etti ama,arada geçen yıllarda özellikle mahkeme masrafları kaynaklı idareye maliyeti ağır oldu
Yukarıdaki içtihadi durumu idari yargı yeri içtihatları ışığında da aşağıdaki açıklamak mümkündür.
Şöyle ki,
Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 18.6.2014 tarih ve E.2014/304 K.2014/563 sayılı kararında davacı hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunun ihbarname ile birlikte mükellefe tebliğ edilmemiş olmasını İHBARNAMEYİ HÜKÜMSÜZ KILAN esasa müessir bir şekil eksikliği olduğunu hükme bağlamak suretiyle red kararında ısrar kararını aşağıdaki gerekçelerle bozmuş bulunmaktadır.
“Vergi Usul Kanununun 34'üncü maddesinin, ikmalen ve resen tarh edilen vergilerin ilgilisine ihbarnameyle tebliğ edilmesine ilişkin düzenlemesine bağlı olarak, izleyen 35'inci maddesinin ikinci fıkrasında varsa takdir komisyonu kararı veya inceleme raporunun birer suretinin ihbarnameye eklenmesini öngören düzenlemesi, talep veya dava hakkının gereği gibi kullanılmasını amaçlamaktadır. Buradan, mükelleflerin uzlaşma, dava açma ve savunma gibi yasal haklarını kullanabilmeleri için tarhiyatın dayanağı olan ve tarhiyatın yapılma nedeniyle matrah farkının tespitine ilişkin hesaplamaların nasıl yapıldığına dair açıklamaları içeren takdir komisyonu kararının, vergi inceleme raporunun ve tarhiyata dayanak alınan mükellef adına düzenlenmiş vergi tekniği raporunun ihbarnameye eklenmesi gerekmektedir.Bu durumda, davacının hangi suç ile isnad edildiğini öğrenme ve bu duruma göre savunma yapma hakkı elinden alındığı gibi kendisine ait bilgilerin verilmemesi, 213 s. Kanunun "Vergi Mahremiyeti" başlıklı 5'inci maddesi kapsamında da değerlendirilemeyeceğinden, sadece vergi ve ceza ihbarnamesiyle vergi inceleme raporu tebliğ edilmek suretiyle, işlemlerin dayanağı mükellef adına düzenlenen vergi tekniği raporunun davacıya tebliğ edilmemesi davacı hakkında tesis edilen işlemi hükümsüz kılacak nitelikte esasa etkili bir şekil hatası olduğu halde, davacının bu konudaki iddiaları gözetilmeden davanın esası incelenerek verilen karar hukuka uygun görülmediğinden bozulması gerekmiştir”
Hükmü ile bozmuş bulunmaktadır,bu durum artık idarenin adına takdir ve tarh işlemi yapılan mükellefler adn düzenlenmiş olan vergi tekniği raporlarını vergi mahremiyetini gerekçe göstermek suretiyle tebliğ etmeme olayını tekran gözden geçirmesi gerektiği gerçeğini ortaya koymaktadır.
Tüm bunların yanında,
Vergi müfettişlerinin hangi raporları düzenleyebileceği konusu Vergi Denetim Kurulu Yönetmeliğinde yer almaktadır ve bu yönetmelikte Vergi Tekniği Raporu Diye bir raporun tanımına yer verilmemiştir fakat aynı yönetmelikte hangi durumlarda düzenleneceğine dair açıklamalara yer verilmiştir.
Bu açıklamalara göre, yürütülmekte olan incelemelerde her türlü delil ve ispat vasıtası toplanarak somut bir şekilde maddi vakıayı ortaya koyan veya birden fazla mükellefi veya vergi türünü ya da aynı mükellefin birden fazla vergilendirme dönemini kapsayan ve eleştiri konusu yapılabilecek hususların tespitini gerektiren durumlarda, konunun tek bir raporda ifade edilebilmesi amacıyla Vergi Tekniği Raporu diye bir raporun düzenlenebileceği açıklamalarına yer verilmiştir. Bu vergi tekniği raporlarının ,daha sonra düzenlenecek Vergi İnceleme Raporlarının EKİNİ oluşturacağı da belirlenmiştir. Bu açıklamadan anlaşılacağı üzere Vergi Tekniği Raporları içeriğinde dirak takdir ve tarh önerisi olmayan fakat,mükellef hakkında yapılacak incelemede dikkate alınması gereken birtakım önerme tespit ve açıklamaları içeren Vergi İnceleme Raporlarına dayanak teşkil eden raporlardır.
Dolayısı ile mükellef adına düzenlenen inceleme raporu veya takdir kararında ATIF yapılarak resen takdir ve tarhiyatın kaynağı ve dayanağı olarak alınmış ve gösterilmiş olduğu tartışmasız olan tarih ve sayısı belli olan ve bizzat mükellef hakkında düzenlenmiş olan vergi tekniği raporunun mükellefe tebliği kaçınılmaz bir hak olduğu kesindir.
Ayrıca,
Mükelleflerin haklarındaki suçlamayı tam olarak öğrenmeleri, sadece yargı huzurunda savunma hakları ile ilgili değildir. Mükellefler bunlara bakarak belki idari yollara başvurarak uzlaşma müessesesinden yararlanıp yararlanmamayı veya orada uzlaşıp uzlaşmamayı tercih edebileceklerdir.Dolayısı ile davalı daire tarafından ihbarname ile birlikte mükellefe tebliğ edilmemiş olduğu açık ve ortada olan bahse konu vergi tekniği raporunun,bu aşamadan sonra mükellefe tebliğ edilmesin inde işlenen fiili ortadan kaldırmayacak olduğunun göster uzak tutulması gerekir. Yukarıda hüküm özetini arz etmiş olduğum Danıştay Kararında işlemlerin dayanağı mükellef adına düzenlenen Vergi Tekniği Raporunun tebliğ edilmemesinin davacı hakkında tesis edilen işlemi hükümsüz kılacak nitelikte esasa etkili bir şekil hatası olduğuna hükmetmiş olmasıda bu içtihadın en yeni ve güncel olanlarındandır. Ayrıca Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun BOZMA kararlarının uyulması ZORUNLU kararlardan olmasıda örnek olarak arz ettiğim karardaki bozma gerekçesi ve hükmünün ne kadar etkili ve önemli olduğunu göstermesi bakımından önemlidir.
Bir yerel mahkemenin 13.1.2015 tarihli bir kararıyla yukarıda hüküm özetini arz etmiş olduğum Danıştay kararındaki hukuka uygun denetim kapsamında bir hukuka uygunluk denetimi yapılarak bizzat davacı hakkında düzenlenmiş olan vergi tekniği raporunun ihbarname ile birlikte davacıya tabliğ edilmemiş olmasının ihbarnameyi hükümsüz kılan esasa müessir bir şekil eksikliği ndan dolayı dosyayı esasa geçmeden usulden iptal etmiş olmasıda artık ortada yeni bir hukuki durumun tekemmül etmiş olduğunu göstermektedir.
Darısı,mal ve hizmet almış olduğu SATICI mükellef hakkında düzenlendiği söylenen tarih ve sayısı verilen fakat hiçbir zaman inceleme yapılan rapor düzenlenen KDV indirimleri reddedilen ve hatta hakkında suç duyurusunda bulunulan ALICI mükelleflerin başına DİYORUM.