Şüpheli alacak karşılığında iki konu
08 Nisan 2025 Salı
Vergi Usul Kanunu’nun 323. maddesine göre tahsili mümkün olmayan bir alacağın şüpheli alacak karşılığına konu edilerek vergi matrahının. . . .
Şüpheli alacak karşılığında iki konu
HUKUKA GÖRE

Şüpheli alacak karşılığında iki konu

Bumin DOĞRUSÖZ

Vergi Usul Kanunu’nun 323. maddesine göre tahsili mümkün olmayan bir alacağın şüpheli alacak karşılığına konu edilerek vergi matrahının dışında bırakılabilmesi için; alacağın ticari veya zirai faaliyetle ilgili olması, dava veya icra safhasında bulunması, borçlunun iflas etmiş olduğu hallerde alacağın iflas masasına yazdırılmış olması gerekmektedir.

Yapılan protestoya rağmen veya yazılı şekilde birden fazla istenilmiş olmasına rağmen ödenmemiş bulunan küçük alacaklar için 7338 sayılı kanuna kadar, dava veya icra takibine değmeyecek derecede olma koşulu aranırken, anılan kanunla bu ölçüt, 3.000 lirayı (2024 yılı için 14.000 TL, 2025 yılı için 20.000 TL) geçmeyen alacaklar şeklinde değiştirilmiştir.  

Şüpheli alacaklar konusunda en çok tereddüt yaratan konu, bir yabancıdan (yabancı ülkede mukim yabancıdan) olan tahsil edilememiş alacak dolayısıyla şüpheli alacak karşılığı ayrılabilmesi için Türk mahkemelerinde dava açmanın yeterli olup olmayacağıdır. Bu konudaki görüşlerimi daha önce yazmış ve Türkiye’de mukim şirketlerin yabancı şirketlerden olan para alacakları için Türk mahkemelerinde dava açmış olmalarının bu alacaklar için şüpheli alacak karşılığı ayırabilmeleri için yeterli olduğunu emsal içtihatlara dayalı olarak belirtmiştim.

Bu günkü yazımda ise Vergi Usul Kanunu’nun yargılama hukukundaki gelişmelerin çok gerisinde kalması ve hızlı uyarlamaların yapılmamasından kaynaklanan bir sorun, “dava safhasında olma” koşunun arabuluculuk aşamasında olma halini de kapsayıp kapsamadığı ve ceza yargısına başvuru üzerinde duracağım.

Arabulucuya başvuru

Arabuluculuk müessesesi, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nda düzenlenmiştir. Kanunda arabuluculuk müessesesi; “Sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması hâlinde çözüm önerisi de getirebilen, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyarî olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemi” olarak açıklanmıştır. Kanunun 3. maddesinde tarafların, arabulucuya başvurmak, süreci devam ettirmek, sonuçlandırmak veya bu süreçten vazgeçmek konusunda serbest oldukları belirtilmekle birlikte 18/A maddesinde kanunlarda arabuluculuğun davada zorunlu yol şeklinde de düzenlenebileceği belirtilmiştir.

Kanunun söz konusu 18/A maddesinde; “İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edildiği hallerde” davacının (konumuz açısından alacaklının), arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiğinin ihtar olunacağı, ihtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddedileceği hükme bağlanmıştır.

Görüldüğü gibi kanunlarda aksine bir düzenleme olmadığı hallerde tarafların (konumuz açısından alacaklının) arabulucuya başvurması ihtiyaridir ve gönüllülük esasına dayanmaktadır. Kanunlarda arabulucuya başvurunun bir dava şartı olarak öngörüldüğü hallerde ise arabuluculuk aşaması davanın bir parçası haline getirilmiştir. Çünkü dava şartları, bir davanın esasının incelenebilmesi ve karar verilebilmesi için varlığı veya yokluğu mutlaka gerekli şartlardır.

Söz konusu yasal düzenlemelere göre ihtiyari olarak arabulucuya başvuru yargılamanın bir safhasını oluşturmamaktadır. Alacaklıların alacaklarını elde etmek amacıyla bu yola gitmelerinin şüpheli alacak karşılığı açısından alacağın “dava safhasında olma”sını ifade etmediğini, bu nedenle ihtiyari olarak arabulucuya başvuranların alacaklarının dava veya icra safhasına gelmedikçe şüpheli alacak karşılığına konu edilemeyeceğini düşünüyorum.

Buna karşılık söz konusu alacağın dava yolu ile takibi için kanunlarda önce zorunlu arabuluculuk müessesesine başvurunun zorunlu tutulduğu, bir başka deyişle arabulucuya başvurunun bir dava şartı olarak düzenlendiği hallerde, arabuluculuk kurumunun yargılamanın bir aşaması haline dönüşmüş olması sebebiyle zorunlu arabulucuya başvuru ile alacağın “dava safhasında olma” koşulunun gerçekleştiğinin kabulü gerekmektedir. Bu durumda alacak, dava safhasında olacağı için şüpheli alacak karşılığına konu edilebilir.     

Ceza yargısına başvuru

Vergi Usul kanununun anılan maddesinde geçen "dava veya icra safhası" ibaresi bizatihi "alacağın tahsili ve takibine" yönelik yasal sürece ilişkindir. Ancak, borçlunun hareketinin aynı zamanda suç teşkil etmesi, örneğin dolandırıcılık veya emniyeti suiistimal yahut güveni kötüye kullanma yahut karşılıksız çek suçu gibi bir suçu oluşturması halinde cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunulması veya borçlu aleyhine ceza davası açılmış olması, alacağın tahsili ve takibine yönelik bir davanın varlığını göstermez. Burada alacağın ödenmesini temine yönelik bir davanın söz konusu olması gerekir. Suç duyurusu veya ceza davası, "alacağın tahsili ve takibine" değil "borçlunun/suçlunun takip ve cezalandırılmasına" yönelik bir süreçtir. Bu nedenle tahsili mümkün olmayan alacaklar için sadece cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunulması veya ceza mahkemelerinde dava açılması ile şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmamaktadır. Nitekim İstanbul Vergi Dairesinin 11395140-105[VUK-1-22925]-E.356140 sayı ve 8.5.2020 günlü Özelgesi ile ortaya konulan idari anlayışta bu yöndedir. (Ekonomim)
REKLAM ALANI
3- O yıllara duyulan özlemin, o yılların sesi olmuş usta sanatçılarla ve onların eserleriyle bir nebze olsun giderildiği gecede, yakın zamanda kaybettiğimiz Edip Akbayram ve Volkan Konak da şarkılarıyla anıldı.
REKLAM ALANI
Taşıt Tanıma (TTB) Montaj İşlemlerini en geç 30 Nisan 2025 tarihine kadar tamamlamaları zorunludur.
Şirketlerde, “Kâr payı mı dağıtılsın, huzur hakkı mı ödensin?” sorusu sıkça günde­me gelir. Her ikisi de stopaja tabidir ve bir sonraki yıl . . . .
Firmamız İKTİSADİ DAYANIŞMA tarafından Sadece Abonelerimiz İçin Hazırlanan İktisadi Haber Dayanışma Haber Portalı Programımızı bilgisayarlarına atılan format tan dolayı Kaybedenler,
2025 Yılı Kooperatiflerin Desteklenmesi Programı (KOOP-DES) Limit Artışları ve Çağrı Dönemi Hakkında
Sanayi Siciline Kayıtlı Firmalar Yıllık İşletme Cetveli’ Ni 30/04/2025 Tarihine Kadar Vermeleri Gerekir
Geçen yazımda uyumlu mükelleflere tanınan vergi indiriminden yararlanma koşullarını aktarmış, idari anlayış ile yargı anlayışı arasında . . . .
Geçen haftaki yazımızda Kurumlar Vergisi beyanında ihtirazi kayıt konuları üzerinde durmuş, bu hafta enflasyon düzeltmesi konusundaki . . .
Battalgazi Malmüdürlüğü Bünyesinde Bulunan Bağlı Vergi Dairesinin Kapatılması Nedeniyle Hizmet Kesintisi Yaşanabilecek Vergi Daireleri Hakkında Duyuru
Mal ve hizmet alımları ve borçlanmalarda fiyatlamalar (transfer fiyatlaması) vergi avantajı sağlayacak şekilde ayarlanabilmektedir.
Konya Mali Müşavirler Odası üyelerine ve stajyerlerine yönelik eğitim faaliyetlerine aralıksız devam ediyor. 2024 Yılı Kurumlar Vergisi . . .
Vergi aflarının adaletsizliklere yol açtığı, vergilerini dürüst ve zamanında ödeyen mükelleflerin cezalandırılması sonucunu verdiği, . . .
Ülkemizde, bir tasarruf ve yatırım kül­türü haline gelen altının yüzde 80’i kayıt dışı (yastık altı) olduğu, bunun yak­laşık 4 bin 500 ton ve . . . .
Son yıllarda ülkemizde ekonomik koşullar öyle ağırlaştı ki, toplumun geniş kesimleri yüksek enflasyonun getirdiği artan fiyatlarla mücadele . . .
2024 Yılı Kurumlar Vergisi Beyanında Özellikli Durumlar
Vergi Usul Kanunu’nun 323. maddesine göre tahsili mümkün olmayan bir alacağın şüpheli alacak karşılığına konu edilerek vergi matrahının. . . .
Gelir vergisinde yıllık beyanname verme süresi bugün sona eriyor, kurumlar vergisinde ise 1 Nisan’da başladı. Kurumlar vergisi mükellefleri . . .