MEVZUATIN İÇİNDEN
Sosyal medya, sanal medya ve yapay zekâ
Talha APAK
Teknolojinin baş döndürücü ilerleyişi, sosyal medyayı doğurdu. Ancak, sosyal medyanın amacı dışında kullanılması "sanal medya" kavramını ortaya çıkardı. Yapay zekâ ise, teknolojiden aldığı güçle liderliği elde etti. Dijital dönüşüm ve otomasyon iş dünyasında yaygınlaşmaya devam ederken, beyaz yakalı çalışanlarda ise "eskime" korkusu yaşanmaktadır.
Sosyal medya
Sosyal medya, kullanıcıların internette aradığı, kullandığı ve içerik ürettiği interaktif iletişim platformlarıdır. Web 2.0'ın kullanılmaya başlanmasıyla, geleneksel medyadan farklı olarak, tek yönlü içerik paylaşımından çift taraflı içerik alışverişine erişim sağlanmıştır. Sosyal ağlar, insanların birbiriyle içerik ve bilgi paylaşmasını sağlayan internet siteleri ve uygulamalar sayesinde, herkes aradığı ve ilgilendiği içeriklere ulaşabilmektedir.
Zaman ve mekân sınırlaması olmadan (mobil tabanlı), paylaşımın ve tartışmanın esas olduğu bir insani iletişim şeklidir. Sosyal medya platformlarında insanlarla buluşur ve iletişimde bulunursunuz. İnsanlara yardım eder, yardım alır, sorularına cevap verir ve kendi sorularınızı sorarsınız. Bu bakımdan sosyal medya, resmi olmayan eğitim yollarından da biridir.
Teknoloji, telekomünikasyon, sosyal iletişimin kelimeler, görseller ve ses dosyaları yoluyla sağlandığı bir yapıya sahiptir. İnsanlar, hikâyelerini ve tecrübelerini bu bağlamda paylaştığı bir çerçeveye de sahiptir. Sosyal medya, geleneksel medyada olduğu gibi tek bir noktadan çok sayıda kişiye yayın yapmaktan çıkarak, iletişim yönü açısından çoktan çoğa paradigmasına dayalı "kullanıcı kaynaklı medya" özelliğine sahiptir. Kullanıcı kaynaklı medya, geleneksel medyadan farklı olarak, içeriğin bizzat kullanıcıları tarafından üretilmesine ve paylaşılmasına olanak yaratmaktadır.
Sanal medya
Bazılarının sosyal medya kavramı yerine kullandığı sanal medya ile sosyal medya arasındaki fark, kullanım yöntemi ve amacıyla ilişkilidir. Diğer bir ifadeyle, gerçek olmayan ama gerçeğe çok yakın bir şekilde var olan veya hissedilen şeyleri ifade ederken "sanal medya" olarak tanımlanır. Öte yandan, "sanal" gerçeklik, sanal mağaza, sanal ticaret, sanal para, ChatGPT ve benzeri kavramlar aslında somut olarak tanımladığımız şeylerdir.
Geniş bir çerçeveden bakıldığında, "sanal dünya" ilk akla gelen kavramdır. Sanal dünya; iletişim, eğlence, e-ticaret, eğitim ve daha birçok alanda kullanılmaktadır. Bazı sanal dünyalar, gerçek dünyanın birebir kopyası olarak tasarlanırken, bazıları tamamen hayal ürünü olabilmektedir. Bu durum, kullanıcılar için eşsiz bir deneyim sunarken, aynı zamanda gerçek hayatta mevcut olmayan riskleri de beraberinde getirebilir. Özellikle, sanal dünyalarda yapılan etkileşimlerin gerçek hayattaki etkileri, kontrolsüz bir şekilde ilerleyebilir.
Bu nedenle, sanal dünya kullanıcıları, bu dünyaların potansiyel tehlikeleri hakkında bilinçli olmalı ve kendilerini korumak için gerekli önlemleri almalıdırlar. Dolayısıyla, bu uygulamalar birer kitle iletişim araçları olduğuna göre, sosyallikten çok ortamın reel veya sanal durumuna göre yorumlanması daha doğru olacaktır. Bunu da kullanım amacı belirlemektedir.
Yapay zekâ
Yapay zekâ, makinelerin insan benzeri bilişsel işlevleri yerine getirmesi için geliştirilen teknolojilerin tümünü kapsar. İnsan beyninin öğrenme, düşünme, problem çözme ve karar alma süreçlerini modelleyerek makinelerin "akıllı" hale gelmesini sağlamayı amaçlar. Yapay zekâ, bilgisayarların ve makinelerin insana ait olan özellikleri gerçeğe eş değer olarak taklit etmesine denir. Kavrama, karar verme, problem çözme, yaratıcılık ve özgünlük gibi insanlara özgü bilişsel yeteneklerin cihazlar tarafından gerçekleştirilmesi veya simüle edilmesidir.
İnsana ait olan "yeni bilgi ve olaylardan öğrenebilme" özelliğiyle donatılan yapay zekâ teknolojileri, bağımsız hareket edebilme kabiliyetiyle birçok alanda insan ihtiyacını ortadan kaldırabilir. Otonom sürüş teknolojisine sahip araçlar buna verilebilecek en iyi örneklerden biridir.
Özellikle tekrarlayan işler ve birçok iş kolunda geleneksel rollerin yapay zekâ tarafından devralındığı bir döneme giriyoruz. Bu gelişmeler dikkatle takip edilmezse, insan algısını, duygusal tepkileri, davranışları ve ilişkileri göz ardı eden kararlar alınabilir ve bu durum kritik etik sorunlara yol açabilir. Yapay zekâ, insan içgörülerini ve duygusal zekâyı kararlarına tam olarak dâhil edemese ve henüz mükemmel olmasa da kalıcı bir teknolojidir. Bu sebeple önemli olan, yapay zekânın nasıl kullanılacağını anlamak, öğrenmek, yönetmek ve ondan yardım alabilmektir.
Beyaz yakalıların en büyük kaygısı yapay zekâ
DÜNYA gazetesinin 12 Nisan 2025 tarihli sayısında, başarılı gazeteci Hayriye MENGÜÇ'ün araştırmasına göre, beyaz yakalıların en büyük kaygısı yapay zekâ karşısında "eskime" korkusudur. Araştırmada; yapay zekâ karşısında işini kaybetmekten korkan çalışanların yapması gereken, insan emeğinin yerini alan makinelere karşı mesleki gelişim ve kariyer ilerlemesi sağlamaktır. Değişimi kucaklamak ve geleceğe hazırlanmak kritik öneme sahiptir. Hem çalışanlar hem de rekabetçi ve güncel kalmayı hedefleyen işletmeler için bu bir zorunluluktur. Dolayısıyla, şirketlerin de sürekli öğrenme ve uyum kültürünü teşvik etmesi gerekmektedir.
Yapay zekâ bizi dinliyor mu?
Her alanda hayatımıza giren yapay zekânın baş döndürücü yükselişinin birçok yararı yanında kaygılandıran yanları da var maalesef. Neredeyse her hareketimizi, konuşmalarımızı, düşüncelerimizi, algılarımızı izleyerek dijital ortamlarda bizi takip ediyor. Yapay zekânın görüşüldüğü bir televizyon programında teknoloji uzmanına bu durum soruldu. Uzmanın verdiği cevap ise şu şekildeydi: "Evet, elinde cep telefonu, tablet veya bilgisayarı olan bir kişinin konuşmaları, arka plandaki düşünceleri ve algıları Facebook, Instagram ve Twitter (X) üzerinden anında kaydolarak sizi takip etmiş oluyor."
Bu konuda verilecek en basit örnek, yemek veya kıyafet üzerine yapacağınız bir sohbet esnasında sosyal medyada iseniz, cihazınıza anında yemek veya kıyafet tanıtımları/reklamları düşmesidir. Bu durumda, her an yapay zekânın kapsama alanında olduğumuzu bilmemiz için yeterlidir. Elbet yapay zekanın çok faydası var ancak olası tehlikeli veya olumsuz yanlarını da hesaba katmak gerekir.
Değerlendirme
Sonuç olarak; teknolojiler sonsuza kadar üstel olarak gelişemez ve genellikle S şeklinde bir eğri izler; teknolojinin yapabileceği şeyin fiziksel sınırlarına ulaştığında yavaşlar. Böyle giderse, zaman gelecek yapay zekâ doktorun, avukatın, muhasebecinin çoğu işini yapacak. Sınır tanımaz bir şekilde hızla yayılan yapay zekâya karşı çıktığımız yok; yeter ki amacının dışında olumsuz çalışmalarda veya alanlarda kullanılmasın.
Sosyal veya sanal medyaya gelince; faydası tartışılmaz. Ancak, başta cep telefonu ve tablet kullanıcıları çoğunlukla yetişkinler tarafından kullanılmaktayken, kullanım zamanla çocuk yaştaki kişileri de etkisi altına almış durumda. Bu da geleceğimizi ve ebeveynleri ciddi olarak düşündürmektedir. Yetişkinlere gelince, cep telefonunu yanına almadan sokağa çıkan yetişkinler ise “sudan çıkmış balığa” dönüyorlar. Geldiğimiz noktada, teknolojinin baş döndürücü hali karşısında insanın aklına gelmiyor değil: Acaba eskiden izlediğimiz “çizgi filmler” daha mı doğal mıydı?
Son söz: DÜNYA gazetesinin 17 Mayıs 2025 tarihli sayısının manşetinde yer alan “Her beş gençten biri ne işte ne de okulda” haberini kaçıranların bu haberi bulup okumalarını önemle öneririm.(Dünya)