Görü-yorum
Seçimlerimiz Ve Sonuçları
SMMM Hıdır Daştan
smmmhidirdastan@gmail.com
hidir@hidirdastan.com
İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odasının 14-15 Haziran 2025 Cumartesi Pazar günlerini kapsayan iki gün boyunca 26. Olağan Genel Kuruluna tanıklık ettik. Cumartesi Genel Kurul, ibralar konuşmalar, öneri, görüş ve düşünceler paylaşıldı. Pazar günü ise gördüğümüz bu sonuçları doğuran seçimler; seçimlerimiz.
Belki seçimin katılım sayısı bakımından öngörü bakımından tahminlerimiz tutmamış olabilir ancak 12.06.2025 Perşembe günü yazmış olduğum “Agrega” başlıklı yazıda atmosferi ne yazık ki doğru tahmin etmiş oldum. Yazıyı okuyamayanlar için yineleyeyim, nedir agrega; “Harç malzemesinin ana bölümünü meydana getiren, kırma taş, çakıl, kum, cüruf gibi malzemeye verilen ad” diye tanımlandığını yazmış ve kürsü konuşmamı da bu konsept üzerine kurmuştum. Bizleri birbirimize kenetleyebilecek harcımız yani agrega eksikliğinden bahsetmiştim. Mesafelerimizden, uzaklaşmış ve birbirimizi ötekileştirmiş ruh halimizden bahsetmeye çalışmıştım. Divan Başkanı Sayın Yücel Akdemir’in süre kısıtlama uyarılarına rağmen konsantrasyonumuzu olabildiğince yüksek tutup dilimizin döndüğünce gördüklerimizi ve bildiklerimizi kısıtlı süre içerisinde anlatmaya gayret ettim. Tam anlamıyla istediğim gibi olmasa da genel manada üç aşağı beş yukarı özet bir değerlendirme yaptığımı düşünüyorum.
Genel anlamda biraz gerilim dozu yüksek olmasına rağmen iktidarı ve muhalefetiyle bir önceki Genel Kurullara rağmen sürenin daha verimli kullanıldığını söylemek mümkün. Ne yazık ki salon tercihi konusunda aynı şeyleri söylemek mümkün değil. Her zamanki salonda olmuş olsa daha bir olumlu havada Genel Kurul ortamı mümkün olabilirdi.
Katılan gruplar ve çıkan sonuçlar için matematik gerçekliğiyle analiz yapmak gerekirse, katılım sayısı artmış olsa iki gruplu bir Yönetim, Denetim ve Disiplin Kurulu görme ihtimali olabilirdi. Katılımın düşük olması; üç gurubunda meslektaş seçmen nezdinde kesinlikle çok çalışmaları, sahada olmaları ve seçmenin gerçek talepleri ile projeler üretip birlikte çalışmaları sonucunu işaret etmiştir.
Kürsüde söylemiştim, yineleyeyim; Nisbi sistemin devreye girmesi, o günden bu yana seçmenin seçimle ilgisini azaltmış ve hatta umutları neredeyse tamamen tüketmiştir. Kurulların ibrasında ibra etmeyen muhalif gurup üyelerinin aslında kendi arkadaşlarını da ibra etmediği bir sistemin mantık neresinde derseniz işte o noktada seçime katılmayan meslektaşın inançsızlığının sebebini görmüş olursunuz. Bir Siyaset Bilimci olarak seçmen hesap sorabileceği, aldığı kararların sorumluluklarının gereğini yapabileceği hesap verebilecek güçlü iktidar ister. Bu yapı güçlü olmayan iktidar ve birlikte çileli yolculuk yapmak zorunda olan minik minik muhalefet üyelerinin üç yıl bitse de gitsek kafasında bir yapı oluşturur. Peki böyle bir yapı sorun çözüp hizmet üretebilir mi? Tabi ki hayır!
Bu arada üç arkadaş “Tam Bağımsız Delege Adayı” olarak girdik ve seçime bağımsız aday tecrübe eksikliklerimizden mütevellit ne yazık ki iki delege olarak teveccüh gördük. Toplamda 98 oy almışız yani ortalamamız kişi başına 33 oy manasına geliyor. Kürsüde birlik beraberlik mesleki sorunlara yalanlar dolanlar yerine gerçekçi yaklaşımlar ve çözümler üretmeliyiz dediğim ve memleketin sorun ve sıkıntılarını dillendirdiğimiz için Sevgili meslektaşım, arkadaşım Oktay Yeşilyurt, konuşmasının önemli bir bölümünü birlikte hareket ettiğimiz kardeşim Beytullah Özdemir ve benim söylemlerim üzerine kurmuş. Tüm dostlarım arkadaşlarım gibi sayın Yeşilyurt’ta beni bilir, eleştiriye açığımdır ancak eksik bilgiyle yapılan eleştiri ne yazık ki eleştiri olmaktan çıkar iftiraya dönüşür. Sayın Yeşilyurt’un bilerek bunu yaptığına asla inanmıyor ve konuya açıklık getirmek istiyorum. Ben 2015 yılında Çağdaş Demokrat Muhasebeciler Birliği Grubundan “kovulma” gibi bir durumla karşılaşmadım aksine acaba yeni sözler söyleyip taşın üstüne taş koyabilir miyiz diye bana yakışır bir şekilde kırmadan dökmeden dostluklara arkadaşlıklara ve zarar vermeden ve en önemlisi hepimizin meslektaş olarak bu yapının değerlerinden olduğumuz bilinciyle ayrıldım. Bir başka grubun kurucularından oldum ve bir dönem sonra hata yaptığımı düşündüm ve yoluma “Tam Bağımsız Delege” olarak devam ettim. Camianın bizleri sevdiğini, destek verdiğini ve kendilerini temsil konusunda yanımızda olduklarını önceki dönem de rekor oy alarak seçilerek tescillemiş olduk. Bu arada “Kovulma” sözüne alındığımı yinelemeliyim. Alanında iyi olduğu düşünülen, çalışkan, üretken insanların hiçbir yerden kovulması söz konusu olamaz diye düşünüyorum. Bu Oktay Yeşilyurt için de geçerlidir Hıdır Daştan için de. Çalışan üreten herkesi seçmen görüyor ve vermiş oldukları oylar ile bunu tescilliyor. Seçmen tercihlerini adayların söylemlerine ve inandırıcılıklarına göre yapar.
Sayın Yeşilyurt’un grubunun aday listesini inceledim; Türkiye Mali Müşavirler Birliği Grubu’nun kataloğunda yedeği ve asıllarıyla birlikte birbirinden değerli 31 meslektaşımızın olduğunu gördüm. Bir de seçim sonuçlarına baktım; ilginçtir, ne yazık ki sadece 45 oy almışlar. Matematik diliyle konuşmak gerekirse bu listeden aday olan her bir arkadaşımız yanlarında kendilerine inanan 1 meslektaşımızı seçime getirmiş olsa 62 oy alabilirlerdi, oysaki seçim sonuç pusulasında ne yazık ki kürsüde haksız bir dille eleştirdikleri benden daha az oy aldıklarını gördüm. Bu sonucu inandırıcılıkla mı, çalışmak ve üretmekle mi açıklarsınız bilemem. Elbette Sayın Yeşilyurt kürsüde bize ayırdığından daha fazlasını kendi yetkili kurullarında ayırır ve seçim analizlerini muhakkak yapar. Bu arada kendilerine bir sonraki seçimlerde başarılar diliyorum.
Görüldüğü üzere herkes baktığı yerden görüyor ve öyle analiz yapıyor, değerlendiriyor olayları. Bu camiayı en güzel anlatabileceğine inandığım bir hikayeyle sonlandırmak istiyorum yazımı. Bir çocuğun ayakkabısı denize düşer, kaybolur. Sahilde kumların üzerine şöyle yazar; "Bu deniz hırsızdır." Biraz ötede bir balıkçı ağına yakalanmış çok miktarda balığı kıyıya çeker ve kumlara şöyle yazar; "Bu deniz cömerttir." Bir genç denizde boğulur. Acılı, ağıt yakan annesi kumlara şöyle yazar; "Bu deniz katildir." İhtiyar bir balıkçı koca bir inci barındıran istiridye çıkarır denizden ve kumlara şöyle yazar; "Bu denizin gönlü çok zengindir." Bir dalga gelir sahilde yazılı tüm yazıları siler. Deniz sükunet ve huşu içinde seslenir; "Eğer deniz olmak istiyorsan başkalarının söylediklerine çok da önem vermeyeceksin, bize lazım olan hoşgörü. Hoşgörüde deniz gibi olmak dileğiyle iyi bir dönem ümit ediyor seçilen tüm meslektaşlara başarılar diliyorum.