Paylaşımlı yolculuk mu korsan taksicilik mi?
Nedim Türkmen
Sosyal medyada paylaşımlı yolculuk ile ilgili bir uygulamanın reklam ve haberleri sıkça karşıma çıkıyordu. Ağustos ayı içinde bu uygulamanın yetkilisinin “Maliye yolumuzu açtı, yılda 1 milyar TL vergi ödeyeceğiz” şeklindeki açıklaması ile ne oluyoruz dedim. Türkiye’de ilk kez vergi ödeyeceği için sevinen bir mükellef grubu ortaya çıktı. Bu açıklamadan sonra bu konuyu araştırıp konuyu köşeme taşımak şart oldu. Bugün paylaşımlı yolculuk ile ilgili yaşananları size kısaca özetlemek istiyorum.
Martı Tag’ın şirket merkezi Cayman Adalarında olup, Türkiye ‘de şubesi aracılığıyla faaliyette bulunan ve hisseleri ABD borsalarına kote bir şirket var karşımızda. 8.69 hisse değeri ile halka arzını gerçekleştirmiş, hisseler şu anda 2 dolardan işlem görüyor. Son yayımlanan finansal tablolarında; şirketin zararı 14.5 milyon dolardan 33.8 milyon dolara çıkmış. Türkiye operasyonlarını aktif hale getirememek ana problem gibi duruyor.
PAYLAŞIMLI YOLCULUK NEDİR?
Paylaşımlı yolculuk; dünyada 2009 yılından beri uygulanan ve araç sahiplerinin araçlarını başka kişilerle paylaşılarak yolculuk etmelerini sağlayan bir seyahat şeklidir. Dünyada paylaşımlı yolculuk (ridesharing) hizmetleri hızla yaygınlaştıkça, birçok ülke bu konuda yönetmelikler hazırlamış ve bu hizmetleri düzenleme altına almıştır. Bazı ülkeler, bu tür hizmetlerin kullanımını teşvik ederken, diğerleri daha sıkı düzenlemeler getirmiştir. Bu konuda yönetmeliklere sahip öne çıkan bazı ülkeler; Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Avustralya, Kanada, Fransa, Singapur.
Bu ülkelerde paylaşımlı yolculuk ile ilgili ortaya çıkan genel esasları aşağıdaki şekilde özetlemek mümkün:
- Yolcu Güvenliği: Sürücülerinin sabıka kayıtları kontrol edilir ve düzenli denetimlerden geçmeleri sağlanır.
- Sigorta: Yolcuları ve sürücüleri korumak için özel sigorta poliçeleri zorunlu hale getirilir.
- Lisans: Ridesharing hizmetlerinde faaliyet gösteren sürücülerin özel bir lisans alması gerekir.
- Fiyatlandırma: Fiyatlandırma politikalarının şeffaf olması ve tüketiciyi koruma amacıyla denetlenmesi istenir.
- Vergilendirme: Ridesharing hizmetlerinden elde edilen gelirlerin beyan edilmesi ve vergilendirilmesi düzenlenir.
TÜRKİYE ‘DE YÖNETMELİK YOK
Ülkemizde paylaşımlı yolculuğu düzenleyen yasal bir altyapı olmadığı için; Türkiye’de paylaşımlı yolculuk hizmetleri, özel araçlar ile ticari yolcu taşımacılığı yapmak anlamına geliyor ve bu faaliyet yetki belgesi olmadan yapılırsa aşağıdaki cezai yaptırımlar uygulanıyor:
1. Korsan taşımacılık cezası,
2. Trafikten men,
3. Kaza halinde sigorta problemleri,
4. Sürücü belgesinin iptali,
5. Sürücüler yolcu güvenliği riskleri ve hukuki sorumluluk,
6. Belediye denetimleri kapsamında uygulanacak cezalar.
Paylaşımlı yolculuk ile ilgili olarak Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın harekete geçip, diğer bakanlık ve belediyeler ile eşgüdümlü olarak bir düzenleme yapmadığı sürece; bu çalışma şekli korsan taksiciliğin dijital hali olarak algılanmaktan ve cezai işlem yapılmasından kurtulamayacak gibi görünüyor.
VERGİ ÖDEMEK, LİSANS ZORUNLULUĞUNU KALDIRMAZ
Şahsi binek otomobili ile paylaşımlı yolculuk platformu üzerinden aynı uygulamayı kullanan kişilere şehir içi yolcu taşımacılığı kapsamında hizmet verdiğini belirten bir kişi, 06.08.2024 tarihinde İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’na özelge talebi ile başvuruda bulunarak, “Gelirim nasıl vergilenecek?” diye soruyor. Başkanlık 07.08.2024 tarihinde yani bir gün sonra, özelgeyi başvuran kişiye veriyor. Özetle; ticari kazanç elde ediyorsunuz ama basit usule tabi olma şartlarını taşırsanız (2024 takvim yılı geliriniz 340.000 TL’yi aşmazsa), vergi ödemeyebilirsiniz demiş.
Vergi Usul Kanunu’nun 9. maddesinde “Vergiyi doğuran olayın kanunlarla yasak edilmiş bulunması, mükellefiyeti ve vergi sorumluluğunu kaldırmaz” hükmü yer almaktadır. Yani kazanç var ise suç işleyerek para kazanılması, vergilemeye engel değildir kuralı konulmuş. Platform sahipleri yönetmeliğe uygun lisansları olmamasına rağmen vergilendirilmelerinin bu işi yapmalarını sağlayacağını düşünüyor. Bu tabii ki mümkün değil. En yakın örnek; İstanbul’da Beyoğlu Kabataş bölgelerinde faaliyette bulunan apart otellerin büyük çoğunluğunun vergi dairesi kaydı olmasına ve gelirlerini kayıt altına almalarına rağmen çalışma ruhsatları olmadığı gözetilerek kapatılmalarıdır.
İktidarın onay vermediği, yasal alt yapısı olmayan bir konuda sosyal medya paylaşımları, belediye önünde yapılan mitingler ve Belediye Başkanı’nı seçmenlerle tehdit ederek kamuoyu baskısı yaratarak sonuç alan şu ana kadar olmadı. Böyle bir konuda sonuç alınmasına zaten “yol olacağı” gerekçesiyle izin verilmez.(Ekonomim)