MEVZUATIN İÇİNDEN
Kredi sermaye değil bir risk faktörüdür
Talha APAK
İşletmelerin öz sermaye yetersizliği veya borca batıklık durumunda iflas etmeleri veya konkordatoya başvurmalarının temel nedeni, yüksek faizlerle kullandıkları kredileri geri ödeyememe riski olarak ortaya çıkmakta olup, bu durumda beraberinde başka birçok işletmeyi de riske sokmaktadırlar.
Sermaye koymadan kredi ile finanse edilen ticaretin devamı için, alınan krediyle birlikte faizlerinin de ödenmesi gerekmekte. Elde edilen hasılatın bir kısmı kredi taksitlerine ve faize gidecek, diğer bir kısmı ise yeni banka borçlarıyla tedarikçilerin borçlarına gidecek. Bu oyun bir süre devam edebilir, ancak piyasa hafif sallandığında bu durumdaki şirketler dökülmeye başlar.
OVP ile sıkılaştırma ve tasarruf tedbirleri öne çıktı
Öz sermaye yetersizliğinden dolayı ciddi finansal sıkıntı içinde olan işletmeler, hükümetten ucuz kredi veya krediye erişim kolaylığı beklerken Orta Vadeli Program (OVP) ile bu umut ve bekleyiş de rafa kalkmış bulunuyor. Bu durumda, şirketler bilançolarına çekidüzen vermek zorundadırlar. Aksi takdirde, bankacılık kesiminden kredi kullanmaları zorlaşacaktır.
2024-2026 döneminde uygulanacak OVP ile; enflasyonla mücadele, sıkılaştırma, faizlerin artırılması, krediye ulaşmayı zorlaştırmakla birlikte tasarruf tedbirleri öne çıkmakta. Haliyle, reel piyasada faiz artışları ve krediye ulaşmakta yaşanan sıkıntılar nedeniyle öz varlığı yetersiz olan birçok işletme ciddi finansman sıkıntısına düşmüş bulunuyor.
Yüksek kredi borcu olanları bekleyen önemli diğer bir risk
Gerekli şartlar oluştuğu için, 31/12/2023 tarihi itibariyle enflasyon muhasebesi uygulamasına geçiliyor. Enflasyonun bu denli yüksek olduğu süreçte uygulama elzem olmuştur.
Çünkü, işletmelerin finansal tablolar enflasyon nedeniyle aşındığından tam anlamıyla gerçeği yansıtmamaktadır. Bu durumu daha önceki yazılarımda sıkı sık dile getirmiştim. Enflasyon muhasebesinin uygulanmasıyla işletmeleri en çok tedirgin eden husus, daha fazla vergi ödeme durumunda kalıp kalmayacaklarıdır. Ülkemizde işletmelerin büyük bir kısmının öz kaynak sorunu bulunuyor. Birçok işletme sermaye yetersizliği nedeniyle finans kurumlarından kullanmış oldukları krediyi sermaye olarak görmektedir.
Enflasyon muhasebesine geçilirken yüksek kredi borcu olanları bekleyen önemli bir risk ise, daha fazla vergi ödemeleri söz konusu olacaktır. Diğer bir ifadeyle, işletmeler finansal ihtiyaçlarını öz sermaye ile karşılamak yerine borçlanarak veya yabancı kaynak kullanarak karşılamaları halinde onları önemli bir risk bekliyor olacak.
Şöyle ki, enflasyon düzeltmesi uygulamasıyla 31/12/2023 sonu düzeltmelerin vergiye etkisi olmayacaktır. Ancak, 2024 ve sonraki yıllarda yapılacak düzeltmelerde, öz kaynakları zayıf olan ve kredi borcu yüksek olan işletmelerin daha fazla vergi ödemeleri demektir. Öz kaynakları kuvvetli olan ve kredi borcu az olan işletmelerin ise, daha az vergi ödemeleri demektir.
Enflasyon muhasebesinin tarafları ve duruşları
Enflasyon muhasebesi uygulanmasının üç tarafı bulunmaktadır. Birinci tarafı Hazine ve Maliye Bakanlığı adına Gelir İdaresi, ikinci tarafı uygulamayı yapacak olan meslek mensupları (SMMM/YMM), üçüncü tarafı ise iş camiası olan işletmeler. Birinci taraf olan Gelir İdaresi tebliğ taslağını yayınladı uygulama tebliğinin yayını bekleniliyor. İkinci taraf olan meslek örgütü (TÜRMOB) gerekli altyapı hazırlıklarını tamamladığını, hazır olduğunu ve uygulama tebliğinin yayınlanmasını beklediğini duyurdu. Asıl ilginç olanı ise, yılın bitimine 45 gün kala konunun muhatabı olan iş camiasından hiçbir ses çıkmaması, hiçbir eleştiri gelmemesidir.
Sonuç olarak; bazı işletmelerin yabancı kaynak (kredi) kullanmaları yönünde bir takım haklı nedenleri olabilir. Ancak, kredi kullanmak yerine öz sermayeyle ticaret yapmak daha doğru olacaktır. Öz sermayesi yeterli olmayanların kredi kullanarak ticaret yapmaları doğru değildir. Bundan böyle, şirketlerin bankalardan aldıkları kredilerin kendileri için bir sermaye olmadığını, tam aksine bir risk faktörü olduğunu idrak etmeleri gerekiyor. (Dünya)