Cam Tavan Etkisi
Gülüzar Özev
Kadın Muhasebeciler Derneği Başkanı
İçinde bulunduğumuz bugünlerde 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyoruz. Yalnız ülkemizde mi? Tüm dünyada kadınlar 8 Mart’ı coşkuyla kutluyor. Bu coşkuyla da kadın sorunları hiç azalmayan haliyle gündeme oturuyor.
CAM TAVAN ETKİSİ
İnsan, bazen bilmediği mekâna gidip cam duvara rast gelir de zanneder ki bir şey yok orada. Aslında bu bir yanılsamadır. O yanılsamayla başını “küt” diye vurur ya…Cam tavan böyle bir şey. Görünmeyen, var olan, üstelik acıtan.
Çalışan kadının üst düzey yönetici pozisyonlara gelmesine, görülmeyen unsurlar engel olur. Aslında cam tavan etkisi erkekler için de söz konusu olabilir ancak ataerkil yapının hâkim olmasından dolayı, daha çok kadınlar bu sendroma maruz kalırlar.
Cam Tavan kavramının, ilk ortaya çıkışı 1970’li yıllara gidiyor. Rosebeth Moss Kanter isimli Amerikalı yazar, “Şirketlerde Erkekler ve Kadınlar “kitabında cam tavandan söz ederken dayanağını minik hayvancıklar olan pirelerden alıyor. *
Birkaç pire metal zemin üzerindeki cam bir fanusa konur. Metal zemin ısıtılır. Isının etkisiyle pireler sıcaklar, rahatsız olurlar. Sıçramaya başlarlar ancak her sıçramada cam fanusa çarpıp düşerler. Böyle böyle sıçramamayı öğrenirler.
Devam eden ikinci deneyde aynı ısıtma işlemi tekrarlanır. Bu sefer cam fanus yoktur. Fakat pireler sıçramayı bırakmışlardır. Çünkü minik hayvanlar “öğrenilmiş davranış” diye adlandırılan hale girmişlerdir.
İşte bu deneyden yola çıkarak, kariyer edinmelerinin önündeki engeller kadınları “öğrenilmiş çaresizliğe” yöneltmiştir.
“Cam ifadesi, engellerin açıkça görülemeyen ve aşılamayan niteliğini vurgulamaktadır. Cam tavan, görülmeyen azınlıkları ve kadınları, yetenekleri ve başarılarını göz önüne almadan şirketin üst basamaklarına çıkmaktan alıkoyan kırılmaz engel“ olarak tanımlanır.**
Türkiye’de kadınların toplam muhasebeciler içindeki oranı yüzde 30’lardadır. Ancak yönetimde yer alma oranları yüzde 10 bile değildir. Muhasebe camiasının en üst kuruluşu olan TÜRMOB’da (Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği) 30 yıllık varoluşundan bu yana, hiçbir kadın başkan olmamıştır.
Ülkemizde akademisyenlerin yüzde 44’ü kadın olup Avrupa genelinden yüksektir. Sevindirici olan bu durum, üniversitelerin yönetim kademelerine gelindiğinde tersine dönmüştür. Zira yönetim kademeleri yükseldikçe, üst kademelerde görev alan kadınların sayısı azalmaktadır.
Şüphesiz kariyer engeline ne muhasebeciler ne de akademisyenler takılıyor. Beyaz yakalı tüm kadınlar muztariptir bu durumdan.
Şimdi neden kadınlar hak ettikleri yerlere gelemiyor kısaca anlatalım.
En büyük etken erkek egemen toplumda kadınların yüksek mevkilere gelinmesine iyi gözle bakılmıyor. Ya küçümseniyor ya da kıskanılıyorlar.
Kadının sorumluluğun çok fazla olması iş hayatında olumsuz etki yaratıyor. Ondan beklenen iyi anne, iyi eş, iyi kadın gibi roller kadını yoruyor. Kimi zaman rol çatışması yaşıyor. Statüler arasında bocalıyor. Her ne kadar “çocuk da yaparım, kariyer de” dese de bu o kadar kolay olmuyor. Bir süre sonra tükenmişlik sendromuyla kliniklerin kapısını aşındırmaya başlıyor.
Şirketlerin faaliyet politikası kadının üst düzeye gelmesine engel olabiliyor. Örneğin, Seyahat gerektiren iş görüşmelerinde kadın tercih edilmiyor. Ancak evlere şenlik “cam tavan uçurumu” deyiminde anlatıldığı üzere madalyon tersine çevriliyor.
Kadın, önüne çıkan engeller yüzünden mücadele etmekten vaz geçebiliyor hatta eril zihniyetle aynı düşünebiliyor.
CAM TAVAN UÇURUMU
Uçurum sözcüğü herhalde kimsenin aklına iyi şeyler çağrıştırmaz. Cam tavan uçurumu da aynen böyle bir şeydir. Firmalar normal zamanlarında kadının CEO olması akıllarına bile getirmezken, zarar ettiklerinde hatta iflasın eşiğine geldiklerinde en üst pozisyona getirirler. Amaç batan ticaretin yükünü kadına yüklemek, günah keçisi yaratmaktır. Tabir caizse kadını iş hayatının uçurumuna sürüklemektir. Bu olgu, bana bir yönüyle ülkelerin savaş halini andırır. Eril zihniyet barış içindeyken kadının değerini bilmez, savaş durumunda ise her türlü imkânı sunar. Evde oturan kadın cephede, cephe gerisinde, fabrikada her yerde vardır artık. Eli silah da tutar, çekiç de ekmek de…Kahraman ilan edilir hatta...Ama savaş bitince, hadi derler; doğru evine, kamusal alan senin neyine.
Kadınlar şimdiye kadar elde ettikleri kazanımları büyük mücadelelerle söke söke almıştır. Menzile ulaşılmış mıdır? Ne yazık ki hayır! Kadın cinayetlerinin ayyuka çıktığı, yaşam haklarının tehlikede olduğu bu çağda, daha çok vardır yol alacak…
Yaşayalım!
Kadınlarımızı yaşatalım!
8 Mart Emekçi Kadınlar Günümüz Kutlu Olsun!
*Uzaktan Eğitim.com
** Kadın Muhasebe Meslek Mensuplarına İlişkin Cam Tavan Algısı: Antalya Örneği