SERBEST KÜRSÜ
Bir borç yapılandırma daha gelir mi?
Yılmaz SEZER - y.sezer@guncelgroup.com.tr
Geçen hafta bir akşam İstanbul’da yemekteyken, yemeğe katılanlardan eski bir banka patronu “ Yılmaz bey piyasadaki nakit sıkışıklığını nasıl değerlendiriyorsunuz ? “ diye bir soru sordu. Tabi bu soruya direkt cevap vermek istemediğimden dolayı soruya soru ile cevap verdim “nakit sıkışıklığı mı var ki “ diyerek. Benim bu tahrik edici sorum masayı karıştırmaya yetti. Pimini çektiğim el bombası patladı. Masada oturanların hepsi kendilerinin ve çevrelerindekilerin nakit tedarik etmekte çok zorlandıklarını ifade ettiler, hatta hatta 7440 Sayılı kanundan kaynaklanan yapılandırma ödeme günlerinde ve vergi ödeme günlerinde kapalı çarşıda bile para bulunmadığını ifade ettiler. Yani para bulmak bu kadar zor ama bir o kadar da maliyetli hale gelmişti. Özellikle yapılandırma haklarının bozulmaması için işletmeler büyük bir gayret sarf ederek borçlarını ödemeye çalışmaktaydılar. Aslında bu durum sadece İstanbul için değil tüm Türkiye için geçerliydi. İşletmeler borç harç, borçlanmanın maliyetini önemsemeden elde ettikleri kazanılmış haklarını kaybetmemek adına, mevcut borçlarını ödemek istenmekteydi. Zaten ödeme yapmak istemeyen hiçbir şekilde yapılandırma da yapmamıştı. Bu durum aslında malumun ilanından başka hiçbir şey değildi. Yemeğin ana konusunu da bu sohbet oluşturdu.
İyi niyetli işletmeler süreci aksatmadan bitirmek için ellerinden gelen çabayı göstererek kaynak bulmakta ve ödemelerini yerine getirmektedir. Ancak iyi niyetli olmasına karşın kaynak yaratamayan işletmeler ödemelerini yapamamakta ve 7440 Sayılı Kanundan kaynaklanan haklarını kaybetmektedirler.
Şimdi diyeceksiniz ki ticarette iyi niyetli olmak önemli ama yeterli değil, esas olan basiretli olmak. Belki de haklısınız! Ancak bu işletmeler bence hem iyi niyetli hem de basiretli. Çünkü kaynak özellikle bankalar tarafından yaratılmıyor, sistem kredi musluklarını kapattı. Eeee alacakların tahsilinde yaşanacak 1 günlük gecikme bile işletmeleri zora sokuyor. Ne yapsın işletmeler?
Tabii bu durum piyasa dinamiklerini ister istemez bozuyor. Bu nedenle de istenmese bile her türlü ödemeler aksıya alınabiliyor. Maliyenin paraya ihtiyacı her zamankinden daha fazla ama para da tahsil edilemiyor. Yüzyılın affı dediğimiz çok kapsamlı af daha yeni bitti. Bir daha uzun bir süre (en az 5 yıl) bu kapsamda bir af gelmeyecektir. Ama bir orta yol bulmak gerekir diye düşünmekteyim. İyi niyetli ama para bulamadığından ödeme yapamadığı için yapılandırması bozulan işletmelerle, paraya ihtiyacı olan Maliye Bakanlığı’nı ortak bir noktada buluşturup, tarafları mutlu etmek gerekir. Gönüllü olarak para ödemek isteyen mükelleflerle tahsilat yapmak isteyen Maliye Bakanlığı’nı ortak bir zeminde buluşturmak gerekli.
Acaba bu zemin Mart 2024 döneminde yapılacak olan yerel seçimler olabilir mi?
Acaba bu seçimlerden önce sadece ödeme yapamadıkları için 7440 Sayılı kanundan kaynaklanan haklarını kaybeden mükelleflere ödeme yapmaları için yeniden bir hak verilebilir mi?
Yani aslında esas soru sınırlıda olsa yeni bir af, yapılandırma gelir mi?
Bence gelecek; hem mükellefleri korumak hem de bütçeye gelir tahsil etmek için böyle bir düzenleme yapılabilir. Hem bu şekilde ekonomik ve sosyal dengeler de yeniden sağlanmış olacaktır. Zaten yüksek enflasyon, yüksek faiz ve verilmeyen krediler nedeniyle, zor bir süreçten geçmekte olan ticaret hayatı, hiç değilse kamu borçları konusunda biraz rahatlamış olur.
Ne diyelim seçime 6 ay kaldı bekleyip göreceğiz. (Ekonomim)