Halkız Biz’in sahibi değerli kardeşim Sevgili Doğan PREPOL, (bana patron diye hitap eder) yaklaşık iki-üç ay önce patron, bizim sitede köşe yazısı yazarmısın yayınlayalım diye söylediğinde, ben de bakarız ama bir şartla yazarım demiştim. Şartın ne diye sorduğunda ben özgür bir insanım, basın kanununa aykırı olmayacak ve sana zarar vermeyecek şekilde tüm yazdıklarımı yayınlayacaksan yazarım dedim ve o da ayıp ettin istediğin biçimde yazabilirsin dedi.

Sevgili kardeşim, dün yine aradı ve patron yazılarını bekliyorum dedi, ben de tamam dedim ve ilk yazımı da kendisinden yayınlamak üzere izin aldığım Sayın Aziz Kocaoğlu’nun ÇETE isimli kitabından beğendiğim “Belediyenin İş Tutuş Şekli Farklı” başlıklı alıntısı ile başladım.

Değerli okuyucularım her şeyden önce belirtmeliyim ki,  ben profesyonel bir gazeteci yazar değilim, ama bir yıl E.Ü. Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek okulunda okudum ve çok sayıda mesleki makalelerim yayınlandı, bundan da cesaret alarak sevgili kardeşime vermiş olduğum sözümü yerine getiriyorum.

Türkiye Belediyecilik tarihinde eşine ve benzerine rastlanmayan günler, haftalar, aylar geçirmiş olan 28.03.2004-18.06.2004 tarihleri arasında Bornova Belediye Başkanlığı, 19.06.2004-31.03.2019 tarihleri arasında da İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini çok başarılı olarak yürütmüş olan  Sayın Aziz KOCAOĞLU’nun  “Ailemize bırakabileceğimiz en büyük mirasın onur duyulacak bir isim olduğu inancıyla, yarınlarda  İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde neler yaşandığını bilmek isteyecek, soracak ve sorgulayacak olanlara, ellerinin altında her an kolaylıkla başvurabilecekleri bir kayıt bulabilmeleri için yaşananları şimdi bilenler, gelecekte de bilinsin; gerçek, ulaşılır olsun istedik” söylemi ile başlayan,yaşadıklarını, duygu ve düşüncelerini  onu sabırla dinleyip, titizlikle kayda geçirmiş ve bunların derlenmesinde emek sarf etmiş olan, basınımızın çok değerli temsilcilerinden gazeteci Sayın Gönül SOYOĞUL tarafından yayına hazırlanan “ÇETE” isimli  kitaptan önemli bulduğum konulardan bazı alıntıları sizleri bilgilendirmek ve bunları paylaşmak amacıyla yazmış olduğum makalemi bilgilerinize sunarım.

Ben şunun yerine şunu getireceğim diye bir bürokratı değiştirmedim., sadece aksayan yerlerdeki bürokratları değiştirdim. Ya da aksamasa bile prensipleri benim çalışma prensibime uymayan arkadaşlarla yolları ayırdım ve bu süreç içerisinde siyasetçilerin de basın mensuplarının da çok eleştirdiği “kadrosu yok, kadrosu zayıf, kadrosu iş bilmiyor vs.” diye yerden yere vurulan Büyükşehir Belediyesi yapısını oluşturdum.

Dışarıdan siyasi ya da üst düzey kimseyi getirmedik. Böyle birkaç düşüncemiz oldu ama o bir senelik süreçte anladım ki, belediye işi, ne özel sektör, ne bakanlık, belediye işi, ikisinin ortasında bir iş. belediye mevzuatı farklı, uygulaması işi, işi tutuş şekli farklı, Belediyenin içinden yetişmiş insanlarla çalışırsanız, hem iş yapma kapasiteniz artıyor, hem de hata yapma olasılığınız minimuma iniyor.

Bir de şu var elbet, ben 56 yaşında belediye başkanı oldum. O zamana kadar yaptığımız işlerde edindiğimiz tecrübe ve birikim; insan tanımayı, çalışacağınız insanda aradığımız yetenek ve özellikleri anlamayı da öğretmişti. Kendi ölçülerime, “doğrudur yanlıştır” kendi kriterlerime göre insanlarla çalışmayı, her zaman yeğledim. Burada da yalan söylememek başta olmak üzere birçok kriterim vardı, mümkün olan en kısa sürede bunları uyguladım.